Özellikle son yıllarda asgari ücretin birçok insanın geçim kaynağı haline geldiğine dikkat çeken Atalay, geçmişte emeklilerin asgari ücretten yüzde 50 fazla maaş aldığını, ancak şu anda emeklilerin asgari ücretin altında maaş aldığını vurguladı.
Atalay, Türk-İş’in yıllardır asgari ücret görüşmelerine katıldığını, ancak çoğu zaman komisyonla anlaşmazlık yaşadığını söyledi. Bu yıl asgari ücretin belirlenmesi için yapılan toplantılarda, komisyon üyelerinin hükümetin ve işverenin önerdiği rakamların kabul edilemez olduğunu belirtti. Atalay, hükümetin, Merkez Bankası ve işverenlerin açıkladığı rakamların halkın gerçek geçim koşullarıyla uyuşmadığını ifade etti.
Atalay konuşmasında “gündemde asgari ücret görüşmeleri devam ediyor. Ben on senedir anlatıyorum anlatıyorum. Herkes bildiğini söylemeye devam ediyor. Şimdi kanun gereği kırk senedir asgari ücret temsil noktasında Türk-İş yetkili. Bundan yirmi beş sene evvel asgari ücreti kimsenin falan vakti yoktu. Kimsenin aklına gelmiyordu asgari ücret. Asgari ücret ne? Hepinizin bildiği gibi belirleme ücreti. Devlet diyor ki bu ücretin altında ücret veremezsin. Yani asgari ücret, evlenmeyi, boşanmayı, askerliği ilgilendiriyor. Yirmi beş senedir asgari ücret bir belirleme ücreti. Ama maalesef öyle bir noktaya geldi ki son yıllarda bu ücret, geçim ücreti oldu. Evvelden sayı iki milyon, üç milyon civarındaysa, on sene evvel şimdi Türkiye’nin en büyük sözleşmesi. Dokuz milyon civarında arkadaşımız, insanımız var. Bunlar genellikle yüzde doksan dokuzu sendikasız. Asgari ücretin olduğu yerde. Mesela burada bulunduğumuz yerde muhakkak asgari ücret vardır. Ki burada sendika falan yok. Şimdi temsil niteliğinde beş tane işveren katılıyor. Hükümetten beş kişi katılıyor. Maliye Bakanlığı temsilcisi var, Hazine Bakanlığı var, Ticaret Bakanlığı var, Çalışma Genel Müdürü var. İşçi Sağlık Genel Müdürü var. İşçi sağlık güvenliği, genel müdürü var. On beş kişi bir komisyon. Son otuz senede biz yirmi iki kere Türk-İş katılmamış, imzalamamış. İki tanesinde hükümetle beraber imzalanmış. Yirmi dört, altı tanesini de müşterek imzalamış. Şimdi biz aşağı yukarı üç dönemdir de şöyle bir uygulama yapıyoruz. Komisyon beş kişilik. Dört tanesi asgari ücretli. Yani dört tane bu sene bir tane kuaför kızımız var. Aşçı bir kızımız var. Gerede’den bir Karayolları işçisi var. Bir de basın mensubu var bu sene. İşte geçen sene enerji işçisi vardı, AVM işçisi vardı. Yani bunların biz birini tanımıyoruz. Arkadaşlarımız, vilayetlerden buluyorlar. Onlar geçen sene şöyle bir uygulama yaptılar. Onlar oturuyorlar, karar veriyorlar. Geçen sene şöyle bir ifade kullandılar. On sekiz bin lira yılda iki kere olsun imzaladılar. Bizim Ramazan Bey ülkeyi yönetenlere, Çalışma Bakanlığı’na götürdü. Sonra işte ben Sayın Cumhurbaşkanı’yla konuştum. On altı bin üç yüz liraydı. On yedi bin oldu. Dedik biz on sekiz bin yılda iki kere olsun. Katılmıyoruz.” dedi.
Türk-İş ve DİSK olarak, asgari ücretin yükseltilmesi için ortak bir açıklama yapacaklarını da dile getiren Atalay, asgari ücretin arttırılmasının zorunlu olduğunu, aksi takdirde geçim sıkıntısının daha da büyüyeceğini belirtti. Atalay, hükümetten makul bir artış yapılmasını ve emekçilerin sesine kulak verilmesini istedi.
Atalay “diyorum bir ilk toplantıda evvela işverenle söylesin rakamını. Hükümet ne söylüyor? Rakamını söylesin. Ondan sonra iki taraf da rakamını söyler. Dünyanın neresinde var? Mesela bir iş yerine girerken ben bunu istiyorum diye giremezsin. Patron ne veriyorsun? Soracaksın, çalışmayacağız. Bu ücret rezil bir ücret değil, on yedi bin lira. Emekli on iki bin lira para alıyor. Hiç kabul edilip ücret değil. Şimdi kamuoyunda açıklanıyor. Öngörülen enflasyon mu? Yaşanan enflasyon mu? İkisini de kabul edilir bir tarafı yok. Bu benim için ama komisyon karar verecek. İkisini de kabul edilir bir tarafı yok. Şimdi burada asgari ücretle ilgili öyle bir noktaya geldik ki. Yani bundan on sene evvel emekli asgari ücretten yüzde elli fazla alıyordu. Şu anda emekli asgari ücretin altında alıyor emekli. Yani bu ülkede emekli de bizim insanımız. Asgari ücretle bizim insanımız ama bu komisyon görüşmelerinde ki bize deniyor. Ya bunlarla ilgili grev yapabilir misin? Grevi kendi işinden yaparsın. Üyenle yaparsın. Biz bunlar bizim üyemiz değil. Öyle bir imkanımız yok.
Şimdi miting yapın. Konuşturun. Biz yüz elli bin kişiyi topladık. Ben şimdi buradan söylüyorum. Partiler toplayamaz yüz elli bin kişi. Yani ne iktidar partisi, ne muhalefet varsa beraber olsunlar toplayamazlar. Böyle bir noktada bu asgari ücretin yukarı çekilmesiyle ilgili açıklama şu anda hükümetin açık hani işte Merkez Bankası’nın işveren örgütlerinin açıkladığı rakamlar kabul edilir bir tarafı yok, ayıptır, günahtır. Yani bu çerçevede asgari ücret görüşmeleri olmaz. O konuşulacak, oturacak rakamlar değil. Kırk lirayı da geçen sene yumurtanın bir kolisi. Şimdi yüz kırk lira olmuş. Onun için TÜİK’in rakamları yahut açıklanan rakamlar, enflasyon iyi gidiyor, piyasalar gidiyor. Ben onu işletmiyorum. İşçi hissetmiyor. Asgari ücret hissetmiyor. Emekli hissetmiyor. Onun için ülkeyi idare edenler, dünyanın her yerinde kamu idarecileri kamuoyunu korur, emeği korur. Bununla ilgili sıkıntımız had safhada. Yani geçinmekte zorluk çeken insanların sıkıntısı var. Onun için bu bizim komisyonun hükümetin önüne götüreceği, komisyona götüreceği taleplere kulak verirler. Makul bir rakam gelirse arkadaşlarımız orada olurlar.” ifadelerini kullandı.