Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

HAYATINI KAYBEDEN KADINLARI ANDILAR!

Zonguldak Kent Konseyi Kadın meclisi tarafından 25 kasım kadına şiddet günü kapsamında sergi düzenledi. Öldürülen kadınların fotoğrafları ve ayakkabıları resmedildi.

Zonguldak Kent Konseyi Kadın

Kadına şiddet günü kapsamında kadınlar, hayatlarını kaybeden kadınları temsilen konulan ayakkabıların önüne karanfil bıraktılar. Zonguldak Kent Konseyi Kadın meclisi başkanı Sevgi Özkaya ;

25 KASIM 2024 KADINA ŞİDDET ve ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ
25 Kasım.
Dünyanın dört bir yanında kadınlar, hem şiddete hem de buna karşı sessiz kalan sisteme
meydan okuyor.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da istatistikler acı gerçekleri gözler önüne seriyor: Kadınlar
öldürülüyor, istismar ediliyor, susturuluyor.
Bugün, yalnızca bir anma günü değil, aynı zamanda bir mücadele çağrısı.
MİRABAL KARDEŞLER ; özgürlük ve eşitlik mücadelesinin sembolü onların kanıyla
yazılan bu tarih, bugün dünya genelinde milyonlarca kadının haykırışıyla yankılanıyor..
Kadına yönelik şiddetin en önemli sebebi eşitsizliktir. Bu bir zihniyet meselesi.
Bu konu artık Türkiye’nin gündeminden kalkmalıdır. Şiddet önlenebilir bir şeyken .
Kadınların hak mücadelesi uzun yıllardır sürüyor. Bütün dünyaya bakarsak bir çok temel hak
kazanımların altındaki halıların çekildiği ,yani bazı hakların alındığı dönemdeyiz.
Herkes tepkisini kadın üzerinden dile getiriyor. . Şiddetle mücadele boyutu ayrı, toplumsal
boyutu ayrı, hukuki boyutu ayrı yürüyor. Hangisiyle mücadele edebilelim ki”
Türkiye Kadınların yaşam hakkının tehdit altında olduğu bir ülke,

İstatistikler ve istatistikleri ete kemiğe büründüren hikayeler,
kadınlar güçlendikçe kadına yönelik şiddetin, baskının artığını ortaya koyuyor.
Ortaya konan gerçek ise buzdağının sadece görünen kısmı; şiddete maruz kalan 5 kadından 1’i
kayıt altına alınıyor…
“Cumhuriyetimizin 100. yılında ist.sözleşmesinden çıkılması , kadın haklarına yönelik göz ardı
edilen yasal düzenlemeler ve mevcut tutum,
kadınların geleceğine, en önemlisi can güvenliğine yönelik endişeleri çoğaltıyor
Kadın Erkek eşitliğini savunarak bizler bir kadının başına gelenlerın başka bir kadının başına da
gelmemesi için buradayız.

“Ülke kadın ve çocuk mezarlığı olarak anılmaya, kadınlar bu ülkede her gün güvencesiz bir
yaşamın içine itilmeye devam ediyor”
Gülistan Doku, Narin ,Sıla bebek ,Münevver karabulut , Özgecan
Van’da 18 gün sonra cansız bedeni bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü gibi örnekler..

Bu ülkede kadınların ve çocukların kaybolması ne kadar kolaysa bulunması o kadar zor.
Demokrasinin, toplumsal barışın hüküm sürdüğü, şiddetsiz, hukuka dayalı, kimseye
yönelik nefret söyleminin olmadığı bir ülkede yaşamak istiyoruz. Ayrımcılığın ortadan
kalkması, eşit ve özgür bir yaşam ancak böyle mümkün.
Kadın Erkek eşitliğine karsı çıkanlar 6284 sayılı yasaya İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN hukuksuzca çıkanlar ,

kadınlara karsı şiddeti kadınların çözmesi gereken sorun olarak görenler,
hem iktidardan hem muhalefetten eşitlik mücadelesine gözlerini kapatanlardır.

Katledilmek kadınların kaderi değil. NEDEN ;
düzenli aralıklarla niçin öldürüldüğümüzü tartışıyoruz.?

İstanbul sözleşmesinin uygulanmadığı dönemle canılerın , katıllerın , insan olmaktan uzak varlıkların ,cezasızlıkla cesaretlenmesiyle büyüyüp okyanus oldu.
Ve sımdı hepımızı içine almaya tek tek yok etmeye başladı.
Türkiye kadınlar mezarlağına döndü.
Ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar evde sokakta ölüm tedirginliğiyle yasıyor.
Hangi noktada vicdanımızı kaybettik?
Çocuklar, masumiyetin simgesi…
Hayvanlar, doğanın sessiz tanıkları…
Onlar bizim korumamız altında olması gerekenlerdi. Oysa bugün, gazete manşetleriyle içimiz sızlıyor: bir çocuğun istismar edilip katledildiğini,

bir köpeğin sokakta hunharca öldürüldüğünü öğreniyoruz. Bu sessiz çığlıklar, aslında
insanlığımızın karanlık yüzünü gösteriyor.
Çocukları koruyamayan bir toplum, geleceğini nasıl inşa edebilir
Sessizlik ve kayıtsızlık, bu suçların önünü açan en büyük engellerden biridir.
Devletin ve yerel yönetimlerin görevi, kadınları koruyacak gerçekçi politikalar üretmek ve bu politikaları hayata geçirmektir.
100. yılda bu ülkenin güzel evlatlarıyla birlikte Atatürk’ün dediği muasır medeniyet seviyesine çıkacağız”
“Yorulmayacağız, susmayacağız, konuşmaya devam edeceğiz. Bu etkinlikleri bir kadına ses olana kadar devam ettireceğiz.
Kadına yönelik her türlü şiddetin karşısında, kadınların mücadelesinin yanında olmaya devam edeceğiz..
Fiziksel veya psikolojik şiddete maruz kalan , taciz veya tecavüz gibi dehşet verici olaylarla mücadelede , hayatını kaybeden , sesini duyuramayan ve haksızlığa uğrayan tüm kadınlarımıza