Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“KENDİNİ KORUYAMAYAN BİR POLİS, ÇEVRESİNİ KORUYAMAZ”

Zonguldak’ta Türkiye Polis Emeklileri Sosyal Yardım Derneği Zonguldak Şube Başkanı Hayrettin Gezer, son dönemde artan polis saldırılarına dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulundu. Gezer, Beyoğlu’nda bir polis memurunun bıçaklandığını, Tuzla’da dolandırıcılıktan aranan bir şüphelinin çatışma sırasında bir polis memurunu yaraladığını, Edirne’de ise bir TFF 3. Lig maçında alkollü bir kişinin bir polis memuruna saldırdığını hatırlattı.

Zonguldak'ta Türkiye Polis Emeklileri

Türkiye Polis Emeklileri Sosyal Yardım Derneği Zonguldak Şube Başkanı Hayrettin Gezer açıklamasında ”Türkiye, Beyoğlu’nda bir Caninin , İstiklal Caddesi üzerinde bir polis memurunu ensesinden bıçaklamış, Tuzla’da dolandırıcılık suçundan aranan bir şüpheli hayatını kaybettiği çatışma sırasında bir polis memurunu yaralamış, Edirne spor ile Zonguldak spor arasında oynanan TFF 3. Lig maçında alkollü olduğu öğrenilen bir kişi polis memuruna yumruk atmış, Gaziantep’te hırsızlık vakası nedeniyle adrese giden polis ekipleri teslim olmayı reddeden iki şüpheliden biri ile bir binanın iç kısmında çatışmıştı. Türkiye bu canileri konuşurken
Konya’nın Selçuklu ilçesinde yardım çağrısı üzerine bir eve giden polis memuru Mustafa Topuz 7 bıçak darbesiyle ağır yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını 33 SUÇ kaydı olan saldırgan Emre Köroğlu vurularak yakalandığı olaylar sonrası.
Polis memurunun saldırı altındayken şüpheliyi etkisiz hale getirecek önlemlere başvurmaması, Türkiye’deki polislerin ‘vur’ yetkisine sahip olup olmadığı sorularını beraberinde getiriyor.
KANUN NE DİYOR?
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun yedinci maddesinin a bendinde polisin “meşru hakkın kullanılması” kapsamında, b bendinde “bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde”, c bendinde, “Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde”, d bendinde “Kendisine veya başkalarına, iş yerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde” silah kullanmaya yetkili olduğu belirtiliyor.Aynı kanunun sekizinci maddesinde silah kullanma usulü şu şekilde anlatılıyor:
Kanunlara göre Türkiye’de polis, Silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde “dur” çağrısında bulunur. Kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde, önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebilir. Buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebilir.”
Silahına davranan birçok meslektaşımızın açığa alındığını, ihraç edildiğini, daha da kötü ihtimalle parmaklıklar ardına gönderildiğini biliyoruz. Bu nedenle çoğu zaman belimizde bir tabanca taşıdığımızı dahi hatırlamayabiliyoruz. Ekmeğimizden olmak, daha da kötüsü hapse girmek, polis memuru, kanunun genelde polis aleyhine uygulandığını düşünüyor Polis memurlarının da belirli aralıklarla, sürekli eğitime tabi tutulmaları ve yeniden değerlendirilmeleri. 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun yeniden düzenlenmesinin gerektiğini düşünüyorum.” dedi.