Zonguldak’ın tarihî derinlikleri, Hayati Yılmaz’ın kaleminden yeni bir ışıkla aydınlanıyor. Yılmaz’ın kaleme aldığı yazıda, Batı Karadeniz’in ormanlık alanlarında yaşayan ve antik çağlardan beri bu toprakları mesken tutan “barbarlar”ın izleriyle buluşuyoruz. Bu yazı, bölgenin köklü geçmişine dair çarpıcı bir bakış sunarken, tarihin dönüm noktalarını ve kültürel etkileşimlerini gözler önüne seriyor. Facebook’ta ”Zonguldak Tarih” isimli sayfada Hayati Yılmaz’ın yazısı:
BATI KARADENİZ ORMANLARINDA YAŞAYAN BARBARLAR
Zonguldak’’ı ilk yöneten Tiranın Lykos olduğu biliniyor. Yazılı kaynaklara göre , Mariandynilerin ele geçirdiği toprakları, Lykos’un emrine verildi. Böylelikle ilk yerleşik komutan veya kral Lykos oldu. Fakat bu bölgede yaşayan daha önce insanlar vardı.
MÖ 3 bin yıllarında, Anadolu’da ilk ülkeler kurulmaya başlayınca , Batı Karadeniz’de daha henüz bir yönetimin olmadığı ön görülüyor. Fakat bu bölgedeki ormanlık alanlar, insanların saklanma ve barınma alanları olmuştu. Batı Karadeniz o zamanlar haritalarda Assuwa bölgesi sınırları içinde gösteriliyor.
Assuwa’nın kuzeyi Kafkaslardan gelen insanların ilk yerleştiği yerler arasındaydı. Bebryk adındaki göçebe insanlar bu topraklara kadar geldiler. Hatilerden kopan ve Güney’den gelen Palalar da ormanlık alanda yaşamaya başladı. Batı Karadeniz’deki ormanlık alanlar , Bebrykerslerin bölgede bağımsız veya kimi zaman birbirlerine düşman kabileler halinde yayılmalarını sağladı.
Strabon’a göre Bebrykler Avrupa’dan Asya’ya göçen Kelt kökenlilerdi (İrlandalı) . Daha sonra Batı Karadeniz’e kadar indiler. Daha çok geldikleri yerleri istila ederek yerleşiyorlardı. Ereğli’de ilk krallık kurulmadan önce bu bölgede vahşi olarak görülüyordu. Batı bu yüzden bu insanlara “barbar “demiştir.
“Barbar “ aslında “ormanda yaşayan sakallılar” anlamındaydı. Palalar, Hatti dilinin bir başka versiyonu olan dili konuşuyordu. Doğu dili idi. Latin dili konuşmayan kabilelere “barbar” denmiştir. Barbar tabiri Avrupa’da yaşayan halklara göre Roma döneminde de kullanıldı. Hatta Türklerin Anadolu’ya geldiği zaman da, Türklere de barbar demişlerdir. Bugün bile Avrupa‘da bu kafada insanlar var.
Bir iddiaya göre ; barbar kelimesi sakal ile alakalı olduğundan “Berber” kelimesi ile alakalıydı. Sadece Anadolu’da değil, örneğin Maraco (Fas) ve Cezayir’de bir halka bugün Berberiler deniliyor. Onlara da bu tanım vahşilik anlayışı ile verilmişdir. Berberiler Afrika’da bilinen en eski halktır. Türklerde “Barbaros “ ismi de aynı anlamdadır. Barbaros Hayrettin Paşa.. Sakallı Hayrettin Paşa’dır. Ağabeyi Oruç Reis Cezayir’i işgal edince, Barbaros lakabını alır. Abisinden Hayrettin Paşa’ya bu lakap miras olarak geçer.
Batı‘nın sürekli barbar kelimesini kullanması ile, tıraş olmak Türkçeye “berber” olarak geçmesi aslında gayet mantıklı geliyor.
MÖ 4. binyılın ortalarında Mezopotamya, Sümer uygarlığının yükselişiyle başlayarak Bronz Çağı’na giren ilk bölgelerdi .. buradan kopan halk , Batı Karadeniz bölgesine gelişi , Tunç Çağı ile Demir Çağı arasında başlar. Bakır, çinko ve kalay alaşımı olan tunç , oldukça sert bir madde idi. MÖ 6.000’lerden beri kullanılan ve 900 °C ‘den yüksek sıcaklıklar verebilen çanak, çömlek fırınlarında ,231 °C’lık erime noktalı kalay ve 1.085 °C ‘lık erime noktası ile bakır eritilerek tunç yapıldı. Bunun için de insanların odun kömürü (mangal kömürü) ihtiyacını doğurdu. Av aletleri ve kılıçların yapılması için lazım olan bu yüksek sıcaklık elde edilen fırınlarda kullanılacak odun kömürü , insanları ormanlık alanlara gelmelerini sağladı. Hattiler Mezopotamya’dan kopmuş gelmiş, Orta Anadolu devleti idi. Palalar ise Hatilerden kopup Kuzey’e yönelen halktı.
Fakat bölgeye sadece Kuzey’den ve güneyden göç gelmiyordu. Aynı zamanda Batı’dan da Balkanlardan gelenler vardı. Efsaneye göre Herkül olarak bildiğimiz Herakles , Ereğli’de Lycus Vadisi’nde ( Ereğli Devrek arasındaki ormanlık alan) yaşayan Bebrykersleri esir aldı.
Aslında Herakles’, bölgeye daha önce Hades’in köpeği Keberos’u yer yüzüne çıkarmak için gelmişti. Bu gelişinde de , Amazon kadın savaşçıların kraliçesi Mygdon’un belindeki altın kemeri almak için gelmişti. Mygdon bunu duyunca bölgeye gelerek Herakles ile dövüştü ve Hemoros’un İlayda’sında anlatıldığı gibi Mygdon’u öldürüp altın kemeri ele geçirdi. Bölgenin hakimiyetini de onun tarafını tutan Lycus’a bıraktı. Lycus’ta buna jest olarak Ereğli’ye onun ismini koydu. Heraklia ismi Ereğli’ye böyle verildi. Daha sonra Heraklia şehri , Ereklia Erekli ve Ereğli olarak günümüze kadar gelmiştir.
Böylelikle bölgede ilk devlet kurulmuş oldu. Artık Heraklia’da tarım yapılmaya başlandı ve bu da orman adamlarının barbarlıklarını bitirdi. Artık herkes karnını doyurmak için krala bağlıydı.
Bugün Gülüç beldesine akan Aydınlar Deresi’nin antik adı Lycus’tur